27.1.2018 Avrupa Birliği Evrensel Hukuk Partisi (ABEH-P) Ne Düşünüyor?
1-Önceki duyurularımızda da belirttiğimiz gibi, Dünya’mızda, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan karmaşık bütün olayların kaynağında menfaat çatışmaları yatmaktadır. En büyük çatışma ABD ile Rusya ve Çin arasındadır. AB ülkeleri çoğu kez ABD ile ortak hareket etmektedir. AB ülkeleri petrol ve doğalgazlarını Ukrayna üzerinden Rusya’dan almaktadırlar. Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için Ortadoğu’nun petrol ve doğalgazını açık denizlerden almak istiyorlar. Bunun için Irak ve Suriye petrollerini Akdeniz’e taşımak için güvenebilecekleri güvenilir bir koridor açmak istiyorlar.
2- Bu koridora en başta Rusya, sonra TC karşı çıkmaktadır. Rusya AB’nin kendisine bağlı olmasını istemektedir. TC’nin bu koridoru istememesinin en önemli nedeni, bu güvenilir koridorun Kürtlerin toplumsal haklarını sağlayarak onların federal, konfederal yönetimine ya da bağımsız devlet kurmalarına yol açacağı endişesidir. İkinci nedeni de Kerkük Ceyhan boru hattının 2. Planda kalacağıdır. Bu koridora Esed diktatörlüğü ve İran’da doğal olarak karşıdırlar.
3- Ülkelerin iç siyaset mücadeleleri de dış politikalarında etkin olmaktadır. ABD’de Trump yönetimi, Rus yönetimiyle gizli ilişkilerde bulunmak suçuyla hukuki soruşturma geçirmektedir. Pentagon, dışişleri ve Trump arasında anlaşmazlıklar olmaktadır. Rusya’da Putin diktatörlüğü tüm güçlü muhalefet adaylarını ya tutuklatmış ya da seçimlere girmelerini engelleyen kararlar aldırmışlardır. TC’de Sarraf ve Gülen davaları nedeniyle ABD ile ciddi sorunlar yaşayan Erdoğan, başkanlığını pekiştirerek yönetimini kalıcılaştırmak istemektedir. Bunun içinde ulusalcı, ülkücü ve İslamcı Türkçü siyasetlerin rehberliğinde iç ve dış politikaları uygulamaktadır.
4-TC’de işin acısı muhalefet partileri de ayni siyasetleri benimsemişlerdir. PKK’nin desteğinde legal parti olarak kurulan HDP bu politikalara aykırı siyaset yapıyormuş gibi görünse de onun misyonu farklı yol izleyerek ayni siyasetlere hizmet etmektir. Şöyle ki; Sadabad paktının ortadan kalkmasında sonra bölge ülkeleri, bu kez yönettikleri Kürt Halkının özgürlük talep edebilecek her türlü dinamiklerini potansiyellerini yok etmek amacıyla baskı, şiddet ve katliamlardan başka yollarda izlemeye karar verdiler. Öncelikle yasal yollardan amaçlarına ulaşmayacaklarını gerçekleştiremeyeceklerinden dolayı TC’nin önderliğinde illegal taşeron örgüt olan PKK’yi kurdurdular. Buna diğer ülkeler başkanlık konseyine yönetici üye olarak ajanlarıyla katıldılar. Sonra her ülke ayrıca kendi taşeron partilerini kurdular. PYD, PJAK, PÇDK gibi. PKK, TC’nin MGK’sinde alınan tüm gizli kararları gerçekleştirmeye başladı. PKK, TC’de asker sivil Kemalist vesayet sisteminin iktidarında onların görevlendirdiği ajanlara kurduruldu. Onların egemenliklerine hizmet ediyordu. Sonradan anlaşılıyor ki Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nin BOP nedeniyle ABD ile araları açılınca, Gülenciler ve Erdoğancılarda PKK yönetimine etkili olabilecekleri kişileri ve yapıları yerleştirmişler. Yani anlaşılıyor ki, yerleşik asker sivil yüksek yargı vesayet oligarşik sistemi, Erdoğancı ve Gülenci güçler arasında iç iktidar kavgaları başlayınca PKK bunların menfaatine yönelik eylem ve görevleri de yapmaya başlamış. Kısaca PKK’nin bir eylemi hangi iktidar kanadına yarıyorsa ya onlar yaptırtmıştır ya da o eylemin karşı kanada zararı dokunacağını bilen diğer kanat ya da kanatlar yaptırmıştır. HDP’de PKK’ye yaptırılamayacak yasal zeminde kendisine verilen görevleri gerçekleştirmek üzere görevlendirilmiştir.
5-Bu çerçevede olayları değerlendiren partimiz henüz kurulmadı. Lütfen www.abeh.gen.tr sayfamızdaki parti programını, anayasa modelini ve duyurularını okuyunuz. Her türlü katkı ve önerilerinizi sunarak, partinin kurucuları arasına giriniz. Sağlık ve mutluluklar dileriz.